Sedat GÜLAÇAR

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin terörle mücadele konusunda yaptığı “Terörün bitmesi milli ülküdür” açıklaması, Türkiye’nin güvenlik stratejisi ve ulusal birliği adına büyük bir hedefi özetliyor.

Bahçeli, terörle mücadelenin yalnızca bir güvenlik önlemi değil, aynı zamanda Türkiye’nin milli hedeflerinden biri olduğunu vurgularken; terörün ülkemizde yol açtığı can kayıpları, sosyo-ekonomik yıkımlar ve toplumsal huzursuzluk da bu hedefin önemini ortaya koyuyor.

Peki, Türkiye neden terörü bitirmeyi milli bir hedef olarak görmelidir? Terörün bitirilmesi, Türkiye’yi nasıl daha güçlü, daha güvenli bir ülke haline getirebilir? Bu sorulara yanıt ararken, Bahçeli’nin açıklamasından hareketle terörle mücadelenin önemini ve bu mücadelede toplumun dayanışma ihtiyacını inceleyelim.

Terörün Türkiye’de Yaratmış Olduğu Yıkım

Terör örgütlerinin Türkiye’ye yönelik tehditleri, on yıllardır süren çatışmalarda binlerce can kaybına ve milyarlarca liralık ekonomik zarara neden olmuştur. Güvenlik uzmanlarının da belirttiği gibi, terör yalnızca askeri bir mesele değil; aynı zamanda ekonomik, sosyolojik ve psikolojik etkileri olan bir sorundur.

Özellikle Güneydoğu Anadolu bölgesinde terör olaylarının yoğun olduğu dönemlerde, bölgede yaşayan vatandaşların eğitimden sağlığa, ulaşımdan ticarete kadar birçok alanda yaşadıkları mağduriyetler hafızalarda taze.

Türkiye, 1980’lerden bu yana farklı terör örgütleriyle mücadele ederken, her bir olayda ülke kaynaklarını harcamak, güvenlik güçlerini zorlu şartlar altında çalıştırmak zorunda kalmıştır. Bölgesel kalkınmayı sekteye uğratan, yatırımları geciktiren ve halkın günlük hayatını zorlaştıran bu durum,

Türkiye’nin terörle mücadelesinde kararlı bir şekilde devam etmesini gerektiriyor. İşte tam da bu nedenle, terörün bitmesi Bahçeli’nin de ifade ettiği gibi milli bir ülkü olarak görülmelidir.

Milli Birlik ve Dayanışmanın Önemi

Bahçeli’nin terörle mücadelenin milli bir ülkü olarak görülmesi gerektiğini vurgulaması, aslında terörle mücadeledeki toplumsal dayanışmanın önemini de hatırlatıyor. Terörle mücadelede en güçlü silahlardan biri, toplumun her kesiminden gelen birlik ve beraberlik ruhudur.

Toplumun teröre karşı göstereceği dayanışma, terör örgütlerinin en büyük korkusudur. Çünkü toplumsal birliği bozarak ülke içinde kaos yaratmaya çalışan terör örgütleri, karşılarında güçlü bir birlik bulduklarında bu hedefine ulaşamayacaktır.

Bir yandan güvenlik güçleri terörle mücadelede sahada aktif rol oynarken, diğer yandan toplumun her kesiminin bu mücadelede üzerlerine düşeni yapması, toplumun bilinçlendirilmesi ve terörle mücadelede destek vermesi kritik önem taşıyor. Okullarda ve üniversitelerde gençlerin bilinçlendirilmesi, terör örgütlerinin propaganda araçlarına karşı farkındalık yaratılması, toplumun terörün hedeflerinden birinin de toplumsal barışı bozmak olduğunu kavraması gereklidir.

Türkiye’nin Güvenlik Stratejisinde Değişim ve Etkili Terörle Mücadele Politikaları

Türkiye, terörle mücadelede uzun yıllardır deneyim kazanmış bir ülke olarak, hem iç hem de dış tehditlere karşı çok katmanlı bir güvenlik stratejisi geliştirmiştir. Özellikle son yıllarda yapılan teknolojik yatırımlar, sınır güvenliği önlemleri ve sınır ötesi operasyonlar sayesinde Türkiye, terörle mücadelede önemli bir mesafe kat etmiştir.

Savunma sanayisinde yerli üretim oranının artırılması, insansız hava araçları (İHA) ve silahlı insansız hava araçları (SİHA) gibi modern teknolojilerin devreye alınmasıyla birlikte Türkiye’nin terörle mücadele gücü daha da artırılmıştır.

Bu strateji, yalnızca Türkiye sınırları içinde değil, sınır ötesinde de güvenlik sağlamayı amaçlamaktadır. Suriye ve Irak gibi komşu ülkelerde yapılan askeri operasyonlar, terör örgütlerinin Türkiye’ye yakın bölgelerde konuşlanarak tehdit oluşturmasını engellemek için kritik önem taşımaktadır.

Ancak güvenlik önlemlerinin yanı sıra, diplomatik ilişkilerin geliştirilmesi, bölge ülkeleriyle iş birliğinin artırılması ve uluslararası destek sağlanması da Türkiye’nin terörle mücadelesinde etkili adımlar olacaktır.

Ekonomik ve Sosyal Kalkınmanın Terörle Mücadeledeki Rolü

Türkiye’nin terörle mücadelede başarılı olabilmesi için, yalnızca askeri önlemler değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik politikalarla da desteklenmesi gerektiği bir gerçektir. Terör örgütlerinin istismar etmeye çalıştığı sosyo-ekonomik sıkıntılar, toplumsal huzursuzluğa yol açmakta ve örgütlerin propagandalarında bu sorunlar sıkça kullanılmaktadır.

Türkiye’nin terörle mücadelede attığı adımlar, ekonomik kalkınma projeleriyle desteklendiğinde, terör örgütlerinin bölge halkını kandırma ve saflarına katma çabaları boşa çıkacaktır.

Özellikle terörden etkilenen bölgelerde yatırım yapılması, istihdam olanaklarının artırılması ve eğitim olanaklarının geliştirilmesi, bu bölgelerde terörle mücadeleye sosyal bir katkı sağlayacaktır. Türkiye’nin kalkınma hamleleri, terörle mücadelenin bir diğer boyutudur ve toplumun tamamını kapsayan sosyal bir güvenlik ağı, bölgesel kalkınmayı destekleyerek terör örgütlerinin etkisini azaltabilir.

Terörün Bitmesi, Türkiye’nin Güçlü Yarınlarının Teminatıdır

Bahçeli’nin “terörün bitmesi milli bir ülküdür” sözleri, Türkiye’nin terörle mücadelede nihai hedefini özetlemektedir. Bu hedef, yalnızca bugünün değil, yarının Türkiye’sinin de güçlü, güvenli ve huzurlu bir ülke olmasını sağlamak için kritik bir önem taşıyor. Toplumsal barışın, ekonomik istikrarın ve bölgesel güvenliğin sağlanması, Türkiye’nin sadece bugünkü sorunlarına değil, gelecekteki tehditlere karşı da hazırlıklı olmasını sağlayacaktır.

Toplumun birlik içinde terörle mücadeleye destek vermesi, bu hedefin en güçlü dayanak noktalarından biridir. Her birey, her kurum ve her kesim, Türkiye’nin terörden arınmış bir geleceğe ulaşması için üzerlerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğinde, terörle mücadelenin başarıya ulaşması daha da kolaylaşacaktır. Türkiye, terör tehdidini ortadan kaldırarak milli ülküsüne ulaşacak; bu mücadele, ülkenin güvenliği ve huzuru adına atılan en önemli adımlardan biri olarak tarihe geçecektir.