Meltem Yılmaz

Geçtiğimiz günlerde siyasetin gündemine damgasını vuran bir gelişme yaşandı. CHP Genel Başkanı Özgür Özel, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nu Silivri’de ziyaret etti. Ziyaretin hemen öncesinde Özel, tüm programlarını iptal ettiğini duyurdu. Bu sadece bir ziyaret değil, demokrasi adına güçlü bir mesajdı.

Silivri Cezaevi, Türkiye’de birçok siyasi davanın sembol adreslerinden biri hâline geldi. Ancak bu kez mesele kişisel bir destek değil; halk iradesine, demokrasiye ve siyasi ahlaka sahip çıkma çağrısıydı.

Özgür Özel'in “Ekrem Başkan fail değil, mağdur. Yapılan işlem hukuki değil, siyasi” çıkışı, aslında uzun zamandır halkın dilinde olan bir gerçeğin altını çizdi. Türkiye’de yargının siyasallaşması eleştirileri yıllardır gündemdeyken, seçilmiş bir belediye başkanının ceza tehdidiyle karşı karşıya bırakılması, yalnızca bir partinin değil, tüm muhalefetin ve demokrasiden yana duran herkesin meselesidir.

CHP liderinin bu tavrı, sadece kendi seçmenine değil, tüm Türkiye’ye verilen bir güven mesajıydı: "Biz buradayız, yan yanayız, geri adım atmayacağız."

Peki bu ziyaret neyi değiştirdi?

Öncelikle Özgür Özel, parti içi liderlik pozisyonunu artık daha sağlam bir temele oturtuyor. İmamoğlu ile kurduğu yakın diyalog, CHP’nin iç dinamiklerinde birlik görüntüsü verirken, iktidar bloğuna da "bizi bölmeye çalışmayın" mesajı niteliğinde.

Öte yandan İmamoğlu’nun olası bir siyasi yasak sürecine karşı, Özel’in “Başkan Yavaş, Başbakan İmamoğlu” formülüyle kurduğu alternatif gelecek senaryosu da dikkat çekti. Bu tür açıklamalar, CHP’nin hazırlıksız yakalanmayacağını ve siyasi iradesini farklı yollarla sürdürebileceğini gösteriyor.

Siyaset, yalnızca seçim kazanmakla değil, zor zamanlarda sergilenen dayanışmayla da şekillenir. Özel’in bu adımı, liderliğin sadece genel merkezde değil, sahada da kazanıldığını bir kez daha kanıtladı.

Bugün Türkiye siyasetinde bir kırılma noktasına doğru ilerliyoruz. Bu süreçte kimin nerede durduğunu, kimlerin demokrasiye sadece konuşarak değil, eylemle de sahip çıktığını açıkça görüyoruz.

Tarih, bu tür anları unutmaz. Unutmayalım biz de.