-
Hülya ER
Tarih: 14-09-2024 15:57:00
Güncelleme: 14-09-2024 17:16:00
Amerikalı suç psikoloğu Philip Zimbardo’nun 1969 yılında yapmış olduğu bir deneyden esinlenerek elde edilmiş kriminolojik bir teoridir cam kırıkları...
Yolda yürürken portakal yediğinizi hayal edin. Soymaya başladınız ve işiniz bittiğinde elinizde bir sürü kabuk kaldığını fark ettiniz ve çöp kutusunun çok uzakta olduğunu gördünüz, ardından gözleriniz yere kaydı. Eğer yerde başka çöpler de görürseniz muhtemelen siz de yere atarsınız ama yerde hiç çöp yoksa o zaman portakal kabuklarını yere atmadan önce iki kez düşünürsünüz.
Kırık pencere teorisi ya da daha bilinen ismiyle kırık cam teorisi insanların olduğu çevrede bozulma varsa, yasanın olmadığı düşüncesinin benimsendiğini öngörüyor.
Ünlü Stanford hapishane deneyiyle tanınan ve bu konuda pek çok kitaba ve filme ilham kaynağı olan profesör Philip Zimbardo, bir başka başarılı ancak görece daha az ünlü araştırmaya önderlik etmiştir. Bu deneyde, iki sahipsiz araç biri zengin diğer fakir bir mahallede olmak üzere iki ayrı sokağa bırakılmıştır. Birkaç saat içinde, fakir mahalledeki araç oldukça büyük zarara uğrarken diğeri olduğu yerde zarar görmeden kalmış ve bu sonuçlara göre, “yoksulluk ve ötekileştirme” bu suçun işlenmesinde en büyük rolü oynamıştır kanısına ulaşılmıştı. Fakat deney hala tamamlanmış değildi. Daha sonra araştırmacılar durumda şiddet ve değişiklik yapmak ve gözlemlemek için hala mükemmel durumda olan arabanın camını kırdılar. Sizce ne oldu dersiniz? Hırsızlık, şiddet ve Vandalizm bu arabanın da sonunu aynen fakir mahalledeki arabaya benzetti. Sonuç olarak, araştırmacılar sebebin yoksulluk olmadığını; terk edilmiş bir aracın camının kırık olmasının kayıtsızlık, zarar verme ve zaten dikkat çekmeyeceği algısının oluşmasına neden olduğunu anladı. Başka bir deyişle, kanunsuzluk, kuralsızlık ve itaatsizlik hissi yaratılmış oldu.
Kırık cam. O aracın zaten değersiz olduğu izlenimini yarattı. Bu koşulda, arabaya yapılan her bir saldırı vandalizm kontrol edilmez hale gelinceye kadar bu fikrin onaylanmasına ve tekrar edilmesine neden oldu.
80’lerde New York metrosu, şehrin en tehlikeli yeriydi. Kırık cam teorisini referans alarak metro istasyonundaki zararı telafi etmeye koyuldular. Her yer temizlendi, grafitiler silindi ve soygunlara karşı büyük önlemler alınarak cezalar kesilmeye başlandı. Sonuç olarak metro daha güvenli bir hale getirildi. Bu sonuçları takiben New York polisi suça karşı sıfır tolerans gösterdi. Herhangi bir kanun veya kuralın çiğnenmesi kesinlikle yasaklandı; toplumun temiz ve düzenli olması için teşvikte bulunuldu. Yani, sonuçta New York City’deki suç oranı büyük ölçüde azaltılmış oldu. Kesin olmayan kurallarla tıpkı araba deneyindeki gibi camların kırılmaya devam edeceği aşikar. Bu esnekliğin artık çok gevşek olmaya başladığı kuruluşlarda da olabilir. Kimsenin onarmadığı bir binada kırık bir cam varsa, diğer camların sonunun da aynı olması kaçınılmazdır. Eğer bir toplumda umutsuzluk işaretleri görülüyor ve kimse umursamıyorsa, bu o toplumda daha fazla suç işlenmesinin yolunu açabilir.Eğer küçük taşkınlıklar çıkmasına izin verilirse insanlar aynı türden suçları daha sık işlemeye başlar.
Hayat bir yönü ile lades oyununa benzer..
Yüzüne vurmadığın.. en azından farkında olduğunu belirtmediğin zaman daha büyük bir suça zemin hazırlamış oluyorsun.. maalesef...
- “Bir Yastıkta Kocamak” Efsanesi Bitiyor mu?
- Genel Başkanın Temsilcileri mi, Milletvekillerinin Memurları mı?
- Cami İmamının Komisyonculuğu
- Recep Tayyip Erdoğan Profil Fotoğraflarını Paylaşanların AK Parti’ye Verdiği Zarar
- Bandırma’nın Atom Karıncası Mehmet Doğan
- AK Parti’nin Kimlik Değişimi mi? Muhafazakâr Çizgiden Uzaklaşma Sinyalleri
- Tasarruf ve Sefalet: İkisi Arasındaki İnce Çizgi
- "Dini ve Devleti Ayırmak: Uyanışın Farkındalığı"
- CİNAYET
- Dünya Sağlık Örgütü
- Geç Gelen Eş..
- BEYAZ GELİNLİK