-
Hasan Ertürk
Tarih: 03-11-2024 22:24:00
Güncelleme: 01-11-2024 22:26:00
Türkiye’de son yıllarda yaşanan siyasi krizler ve toplumsal huzursuzluklar, saray rejiminin uygulamalarına karşı geniş bir öfke ve tepki birikimi oluşturmuştur. Ancak bu öfke, muhalefetin stratejileriyle farklı bir yöne kanalize edilmekte ve gerçek sorunların üzerini örtmektedir. Bu durum, rejimin varlığını sürdürebilmesi için en büyük şansı doğurmaktadır.
Saray rejimi, hukukun üstünlüğünü yok sayan uygulamaları ve insan hakları ihlalleriyle gündeme gelmektedir. Ekonomik kriz, adaletsizlik ve ayrımcılık gibi sorunlar, toplumun farklı kesimlerinde büyük bir öfke yaratmıştır. Ancak bu öfke, muhalefetin kullandığı “FETÖ” söylemi ile başka bir yöne çekilmektedir.
FETÖ, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası iktidarın hedef tahtası haline gelmiş bir yapılanmadır. Bu etiket, iktidarın eleştirildiği her alanda bir mazeret olarak kullanılmakta; muhalefetin ve toplumun gerçek sorunlara odaklanmasını engellemektedir. İnsanlar, sistemin yanlışlarını sorgulamak yerine, haksız yere hapsedilen bireyler üzerinden suçlamalarla karşı karşıya kalmaktadır.
Mahallede yaşanan olayları düşünelim: İnsanlar, kendi haklarını savunmak yerine hapisteki bir komşusunu suçlamaya yönlendirilmektedir. Bu durum, toplumda bir bölünme yaratmakta ve bireylerin kendi çıkarlarını unutarak, iktidarın manipülasyonlarına alet olmalarına neden olmaktadır. Muhalefetin, halkın tepkisini saray rejiminin gerçek sorunlarından uzaklaştırarak, daha dar bir alan olan “FETÖ” tartışmasına hapsetmesi, bu durumu beslemektedir.
Muhalefet, bu hukuksuzluklara karşı etkili bir alternatif sunmadıkça, saray rejimi için kritik bir avantaj doğmaktadır. Hükümetin eleştirilecek birçok yönü varken, muhalefetin FETÖ üzerinden yürüttüğü kampanya, iktidarın hatalarını göz ardı ettirmekte ve iktidarın baskı politikalarını meşrulaştırmaktadır. Sonuç olarak, muhalefet, halkın gerçek sorunlarını dile getirmek yerine, iktidarın belirlediği bir gündeme hapsolmakta ve bu da saray rejiminin ayakta kalmasına yardımcı olmaktadır.
Sonuç olarak, saray rejiminin hukuksuzluklarına karşı oluşan öfkenin, muhalefet tarafından yanlış bir biçimde yönlendirilmesi, toplumun gerçek sorunlarının göz ardı edilmesine neden olmaktadır. Bu durum, saray rejiminin sürdürülebilirliğini artırırken, toplumsal adalet arayışını da sekteye uğratmaktadır. Bu süreçte, muhalefetin daha kapsayıcı ve etkili bir strateji benimsemesi, yalnızca kendi varlıklarını sürdürebilmeleri için değil, aynı zamanda toplumun haklı taleplerini dile getirebilmeleri açısından da büyük bir önem taşımaktadır.
- "Esnafa Ceza, TÜVTÜRK'e Serbestlik: Adalet mi, Çifte Standart mı?"
- "10 Kasım: Atatürk’ün Mirasına Sahip Çıkmak ve Geleceğe Yol Almak"
- Erdal İnönü: Siyasi Mirası ve Anısı
- Muhtarlıkların Kaldırılması: Yerel Yönetimde Yeni Bir Dönem
- VATANDAŞ ESKİ VEKİLLERİ MUMLA ARAR OLDU
- Bandırma’da AK Parti Neden Seçim Kaybetti?
- Yucel Yılmaz Balıkesir'de Neden Başarısız Oldu
- L A S S İ E:
- Emekli Olunca Yaşayabileceğimiz 12 Sahil Kasabası..
- "Almanya'yı nasıl buldun?"
- SOYLU YOKSULLUK
- BİR ŞARKI BİR HİKÂYE